
Pendik escort denize bakan yamaçlarında, eski ama ayakta kalmaya çalışan apartmanlardan birinde yaşıyordu Betül. 26 yaşındaydı. Üniversiteli escort bitireli neredeyse iki yıl olmuştu ama aldığı sosyoloji diploması, ona beklediği hayatı getirmemişti. Ailesi Kastamonu’da küçük bir köyde yaşıyordu, ama Betül büyük şehirde kalıp kendi hayatını kurmakta kararlıydı. İstanbul’a olan inancı, henüz yıpranmamış bir umuttan ibaretti.
Her sabah, Pendik sahilinde kısa yürüyüşler yaparak güne başlıyordu. Yürürken içinden geçenleri düşündüğü bu sabah anları, hayatındaki sessiz direnç noktalarıydı. Sahildeki martılar, simit isteyen çocuklar, ve sabah balıkçılığından dönen yaşlı adamlar arasında Betül, yalnızlığını daha az hissediyordu.
Bir süredir bir tekstil mağazasında kasiyerlik yapıyordu. Aslında hayalini kurduğu bu değildi ama faturalar, kira ve İstanbul’un yükü hayalleri ertelemenin gerekçesi olmuştu. İşten çıktıktan sonra Pendik’teki halk kütüphanesine gidip sınavlara çalışıyordu. Öğretmen olabilmek için KPSS’ye hazırlanıyor, geceleri de evde özel ders ilanlarıyla uğraşıyordu. Zaman zaman çok yoruluyor, bazen de ağlıyordu. Ama bir şekilde ayağa kalkmayı başarıyordu.
Bütün zorluklara rağmen Betül’ün içinde bir inat vardı. Çocukken dedesinin ona dediği bir cümleyi oral hep hatırlardı: “Kızım, insanlar taş gibi güçlü doğmaz. Ama bir gün o taşı kıracak sabrı öğrenirler.” İşte o sabrı öğrenmeye çalışıyordu her gün.
Bir gün kütüphanede tanıştığı seks yaşlı bir kadın, onun notlarına bakıp şöyle demişti: “Sen yılmayanlardansın. Az kalmış. Dayan.” O söz Betül’ün kulağında yankılandı günlerce.
Betül hâlâ Pendik escort yaşıyor. Hâlâ geçinmeye çalışıyor, hâlâ mücadele ediyor. Ama artık hikâyesini yazmaya da başladı. Çünkü kendi hikâyesini anlatanlar, bir başkasına umut olabilir.
Bir yanıt yazın