
Üsküdar escort sabahları, Esra için hep aynı sessizlikle başlardı. Kız Kulesi’nin hemen karşısındaki sahil banklarından birine oturur, çantasındaki bayat simidi çıkartıp martılara atarken, gözleri kıyıya yanaşan vapurlara takılırdı.
Esra, Sivas’tan İstanbul’a geldiğinde 19’undaydı. Kaçmamıştı; mecbur kalmıştı. Evdeki şiddet, yoksulluk ve baskı, onu daha ne olduğunu anlamadan genç esc yola çıkarmıştı. Başlarda Pendik’te bir tanıdığın yanında kalmış, temizlik ve çocuk bakıcılığı gibi işlerde çalışmıştı.
Günlerce sokaklarda yattı, karnını doyuracak bir şeyler bulmak için simitçiden artanları istedi, çöpler karıştırdı. Bir gece Üsküdar’da, karanlık bir arka sokakta, orta yaşlı bir kadının yaklaşımıyla yön değiştirdi hayatı. Kadın ona barınacak yer ve para teklif etmişti.
Geceleri artık Esra da diğerleri gibi “görülmeyen” biriydi. İnsanların yanından geçerken sert yüzlerini çevirdiği, toplumsal kalıpların dışında bırakılan bir kadın. Her sabah, makyajının altındaki yorgunluğu Boğaz’ın serin rüzgarına bırakıp biraz nefes almaya çalışıyordu.
Bir sabah Validebağ Korusu’nda yürürken bir duvarda afiş gördü: “Kadınlar İçin Ücretsiz cimcif Destek Hattı ve Danışma Merkezi.” Telefon numarasını not aldı. Günlerce aramakla aramamak arasında gidip geldi. Sonunda aradı. Gitti. Dinlediler onu. İlk kez, sadece dinlediler. Yargılamadılar. Ağladığında, başını çeviren olmadı.
Esra şimdi Üsküdar escort küçük bir fırında tezgahtarlık yapıyor. Ev kiraladı. Geçmişi hâlâ yakasını bırakmasa da artık o geçmişin içinde yaşamıyor.
Bir yanıt yazın